InfoGero
2019 Yaşlı Yılı’nda Yaşlanma ve Yaşlılık Problemi 23.01.2019 Prof. Dr. İsmail Tufan
Tweet Yeni yıla girdiğimiz şu günlerde yaşlanma ve yaşlılık hakkında hiçbir bilgiye, bulguya, öneriye rastlamadığımız medyada fındık kabuğunu doldurmayan haberler hep olduğu gibi ön plana çıkarılırken, “Yaşlı Yılı” 2019’da yaşlılara rağbet olmadığı görülmektedir. Ünlü bir politikacı söz etmezse, yaşlılığı dile getirmezse, medyamızın klasik yavan konuları bellidir. Biz, 2019 “Yaşlı Yılı”nda yaşlanma ve yaşlılığın “problem” olarak incelenmesinden yanayız. Çünkü yaşam, problemlere getirilen çözümlerden oluşan bir zinciri anımsatmaktadır. Yaşlanma ve yaşlılık, bu zincirin iki halkasıdır. Yaşlanmadan doğum ile ölüm arasındaki süreci, yaşlılıktan bu sürecin sonuçlarını anlıyoruz. Yaşlanmanın sonucu olarak ortaya çıkan yaşlılık genelde sorunlu bir yaşam dönemidir. Ancak problem kavramı sadece sorunlu bir yaşlılıktan söz edilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Problem kavramının ardında “ihtiyaç” kavramını görüyoruz. Bundan yaşlanma ve yaşlılığa bağlı bireysel ve toplumsal spesifik ihtiyaçları anlıyoruz. Yaşlanma ve yaşlılık probleminin sonuçları ve kapsamı çok boyutlu, kompleks ve iç içe geçmiş halkalardan oluşmaktadır. Her ferdin kendine özgü yaşlanması ve her toplumun kendine özgü yaşlılık problemleri vardır. Bu yüzden yaşlanma ve yaşlılık problemlerine kendi çabalarımızla çözüm bulmak zorundayız. Yaşlanmanın biyolojik, psişik ve sosyal etkileri sadece bireysel düzlemde değil, aynı zamanda toplumsal düzlemde hissedilmektedir. Bireysel yaşlanma önce dış görünüşteki değişimlerle algılanan, psişik sonuçlarıyla yaşantıları etkileyen ve sosyal sonuçlarıyla toplumun tolerans sınırlarını zorlayan bir profil çizmektedir. Toplumsal yaşlanma ise, demografik ve sosyal değişimlerle bağlantılı olup, makro düzlemdeki etkilerini yavaş yavaş hissettiğimiz bir olgu olarak bizden spesifik çözümler talep etmektedir. Sonuçları yaşlılık döneminde hissedilir hale gelen yaşlanmanın oluşum anı ise ana rahminde başlamaktadır. Bireyin biyolojik kaderi, onun yaşlanma sürecini belirlemektedir. Biyolojik kaderi etkileyemeyiz, ama yaşlanma sürecine müdahale edebiliriz. Yaşlanmayı “kader” kavramından koparma şansına sahibiz. Yaşlanma sürecinde değişen bireyin, aynı zamanda yaşlanması da değişmektedir. Yaşlanma, dinamik bir süreçtir. Bu hem birey hem de toplum açısından geçerlidir. Bireysel ve toplumsal yaşlanma sabit olgular değildir. İkisi de üst düzeyde dinamik değişim sürecinin etkisi altındadır. Yaşlanmanın biyolojik ve psişik sebepleri ile sosyal sebepleri ayrı, ama birbiriyle ilişkili olarak düşünülmelidir. Yaşlanma ve yaşlılık kavramlarıyla tanımladığımız bu kompleks problemin basit çözümleri olamayacağı ise bellidir. Yaşlanma ve yaşlılık “problemini” Gerontolojinin perspektifinden çözümlemeliyiz. Gelecekte ortaya çıkabilecek olası sorunlar üzerine tahmin ileri sürmeliyiz ve kendi çözümlerimizi ortaya koymalıyız.