InfoGero

Hoşgeldiniz!..

09.07.2017 Prof. Dr. İsmail Tufan






Henüz Antik Çağ'da Sokrates bilginin önemini vurgulamaktaydı. Hz. Ali “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyerek İslamiyet’te bilgiye verilen değerin altını çizmiştir. Bir atasözümüz “Öğrenmenin yaşı yoktur” diyerek ömür boyu öğrenmenin kültürümüzdeki değerini vurgulamaktadır.

Ülkemizde yaşlılık genellikle güçsüzlük, verimsizlik ve yalnızlık gibi sıfatlarla bezenir. Gençlik ise, bunun tam zıttı olan özelliklerle donatılır. Örneğin Devlet Planlama Teşkilatı’nın yayınladığı bir raporda yaşlılık hakkında şöyle denilmektedir: “Yaşlanma bireysel bir değişim olarak kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesidir” (DPT 2007, S.10).

Başka bir bilimsel raporda – ne ilginçtir ki Gerontolojinin yaklaşık 100 yıldır keşfedemediği şey keşfedilmiştir – ve yaşlanmanın başladığı “an” ile insanın “çöküşü” aynı noktaya konulmuştur: "Yaşlanma çözülmenin, çökmenin, gerilemenin başladığı dönemdir" (Urfalıoğlu ve diğerleri 2008, S. 22).

Bu görüşlerin yanlışlığı kanıtlanmıştır. Orta çağda bile ender rastlanılan bu görüşlere katılmamız söz konusu olamaz. Nitekim Türkiye'de yaşlı nüfusun durumunu ve ihtiyaçlarını ortaya koymak için 2000 yılından bu yana sürdürülen Türkiye Gerontoloji Atlası Araştırma Projesinin (GeroAtlas) bulgular Türkiye'de bu denli olumsuz yaşlılık görüntülerinin mevcut olmadığını göstermiştir.

GeroAtlas araştırmasında iki önemli sonuç elde edilmiştir. Bir taraftan yaşlıların çoğunun eğitim düzeyi düşüktür. Diğer taraftan öğrenmeye ve yeni tecrübeler edinmeye açık olan göreli büyük bir yaşlı grubu mevcuttur. Bu ampirik bilgiden hareket edilerek Tazelenme Üniversitesi düşüncesi 2010 yılında doğmuştur. Düşüncenin hayata geçirilmesi ise 14 Mayıs 2016 tarihinde gerçekleşmiştir.