InfoGero

Almanya ve Türkiye Yaşlı Türkler İçin El Ele

21.03.2018 Prof. Dr. İsmail Tufan






Federal Almanya Federal Göç ve Mülteci Kurumu’nun 2014 yılında yayınladığı rapora göre Almanya’da 2013 yılı itibariyle 3 ile 3,5 milyon arasında Türk uyruklu göçmen yaşamaktaydı (Bundesministerium des Innern 2014).

İlk Türkler Almanya’ya 1960’lı yılların başlarında göç etti. Önceleri birkaç yıl çalışarak para biriktirip, Türkiye’de kendisine ekonomik bakımdan güvenli bir yaşam kurmak amacıyla gelen Türklerin çoğu, geri dönüş hedefini askıya alarak Almanya’da kalma süresini uzattı. Fakat hep aklında bir gün Türkiye’ye dönüş yapacağı hayali vardı.

Bütün beklentilerin tersine Türklerin çoğu Almanya’da kaldı. İlk göçmen Türklerin çocukları burada okula gitti. Şimdi onların çocukları Alman toplumuna tam uyum sağlamış durumdadır. Almancayı ana dili gibi konuşmaktadır. Birçoğunun Türkçesi bozuktur.

Bugün ilk göçmen Türkler 70 yaş ve üzeri yaşlara erişmiştir. Çoğu ağır işlerde çalışmış olan yaşlı göçmen Türklerin yaşlılıkla ilişkili sorunları artmaktadır. Birçoğu günlük yaşam ödevleri bakımından yardıma ve bakıma ihtiyaç duymaktadır.

Kültürel özellikleri bakımından Türkler Almanya’ya geldikleri günden beri “farklılıkları” ile algılanmıştır. Başlangıçta Alman toplumu onlara kucak açmış, ucuz işgücü olmalarından dolayı memnuniyetle karşılanmışlardır. Zamanla durum değişmiştir ve Türkler göçmenler arasında en olumsuz algılanan grup haline gelmiştir. Bugün “kara kafa” kim varsa, “Türk” olarak algılanır ve göçmenlerin arasında “günah keçisi” durumundadır.

Alman kamuoyunda Yaşlı Türkler kimsenin dikkatini çekmemektedir. Yaşlı Türklerin sorunları kimseyi ilgilendirmemektedir. Profesyonel bakım işletmeleri arasında Türklere bakım hizmeti veren kuruluşlar Yaşlı Türklerin ihtiyaçlarını karşılayacak durumda değillerdir. Çünkü Yaşlı Türklerin tek sorunu yardım ve bakım hizmetleriyle sınırlı değildir.

Almanya’da topluma katılıma büyük önem verilmektedir. Herkesin topluma katılma hakkından söz edilir ve katılım için olanaklar yaratılmıştır. Ama Yaşlı Türklerin bunlardan yararlanma şansı pek fazla değildir. Çünkü birinci kuşak Türkler dil probleminin üstesinden gelemedi. Bunun çeşitli nedenleri üzerinde artık durmaya gerek yoktur. Çünkü düzeltilmeleri mümkün değildir.

Almanya’da yaşayan bakıma muhtaç Yaşlı Türklerin birçoğu Türkiye’de yaşamak istemektedir. Fakat Türkiye’de yaşarsa Almanya’nın bakım sigortasının haklarından yararlanamamaktadır. Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında yer alsaydık, bakıma muhtaç Türkler, kendi vatanlarında yaşayabilirdi ve bakım sigortasının haklarından yararlanabilirdi.

AB üyeliği şartı kaldırılabilir ve ekonomik açıdan bu Almanya’nın da yararınadır. Bu yasal değişikliği yapsın veya yapmasın, bundan bağımsız olarak Almanya’nın Yaşlı Türkleri daha çok dikkate alması gerekmektedir.

Peki Türkiye’ye hiç mi görev ve sorumluluk düşmüyor? Türkiye’nin de yurt dışında yaşayan yaşlı vatandaşlarının durumuyla daha fazla ilgilenmesi gerekmektedir. Bu düzlemde Türkiye ve Almanya arasında yeni bir iş birliğine ihtiyaç vardır. Gerontolojik alanda kültürel açılımın gerçekleşebilmesi için bilgi transferinin yanı sıra pratik girişimlerin de arttırılması yerinde olur.

Bugüne kadar Türkiye’den ve Almanya’dan bu yönde ciddi bir adım atılmadı. İyi niyet gösterisi artık sona ermelidir. Somut adımların atılması şarttır. Almanya’daki Yaşlı Türklerin hiç olmazsa yaşamlarının son dönemini daha iyi koşullar altında geçirmeleri sağlanabilir. Belki de son zamanlarda ilişkileri bozulan Türkiye ve Almanya, Yaşlı Türklerin sayesinde ilişkilerinde tekrar eski günlerine dönebilirler.