InfoGero

Mekanik Zeka ve Doktora Görünmesi Gerekenler

17.01.2018 Prof. Dr. İsmail Tufan






Yaşlıların bazen anlatılanı kavramada zorluk çektikleri hissine kapılabiliriz. Sanki beyinlerinin yavaş çalıştığını düşünebilir ve bu yüzden konuşma hızımızı azaltarak söylediklerimizi daha iyi anlamalarına yardımcı olmak isteriz. Acaba bu davranışımızın sebebi yaşlılara yönelik bir önyargının göstergesi midir?

Bu davranışın her zaman bir önyargı olarak kabul edilemeyeceğini belirtelim. Eğer bunu her yaşlıda yapıyorsak, o zaman olası önyargıyı dikkate almak gerekir. Yaşlıların bazen anlatılanı anlamada yaşadıkları zorluklar veya karşı tarafta oluşan hissin ardında “Mekanik Zekâ” dediğimiz yetenek yer almaktadır.

Psikolojide mekanik ve pragmatik zekâ kavram çifti geleneksel araştırma akımları arasında en güçlüsüdür. Uzun süreden beri bu yetenekler araştırılmaktadır. Gerontopsikolojide de son derece önemli bir yere sahiptir. Mekanik ve pragmatik kavram çifti zihinsel yeteneklerimizin zenginliğini ve çok yönlülüğünü ifade etmektedir. Bugün mekanik zekâ üzerinde biraz duralım diye düşünerek bu yazıyı kaleme aldım.

Genel Psikolojide zihinsel yetenekler ve süreçler uzun süreden beri incelenmektedir. Zihinsel randıman değişiminden söz edildiğinde aklımıza genellikle olumsuz gelişmeler gelir. Örneğin enformasyonları işleme koyma hızı ve kesinliğinin azalması. Hatta kimileri daha ileri giderek zihinsel randıman kayıplarını yaşlılığın tipik bir özelliği olarak kabul etmektedir.

Gerontologlar insanın zihinsel yeteneklerindeki zenginliği, esnekliği ve çok yönlülüğü ön plana alır. Bundan şunu anlamaktayız: İnsanın bir tek değil, aksine pek çok zihinsel yeteneği vardır. Dolayısıyla bazılarında yaşlanma sürecinde ortaya çıkabilen, ama ortaya çıkması gerekmeyen kayıplardan dolayı insan yaşlandıkça “geri zekâlı” bir haline gelmez. Şayet geri zekâlılık varsa, o zaman bunu yaşlı bir insanın geri zekâlı olduğuna inananlarda aramak gerekir.

İnsanın zekâ yetenekleri o kadar güçlüdür ki, dünyanın tüm bilgisayarlarını bir araya getirseniz yine de insanın zekâ gücüne erişemezler. Bu yüzden gelecekte robotların dünyayı yöneteceğine dair haberlere kulak asmayalım. Her ne kadar bu iddiayı ortaya atanlar ciddi bilim insanları olsa bile, böyle bir tehlike ancak, insan buna izin verirse ortaya çıkabilir. Robotları icat eden insan robotları kontrol altına alacak önlemleri de unutmayacaktır.

Gelelim bugünkü sorumuza: Kısaca mekanik veya mekanik zekâ nedir? Mekanik dediğimizde birçok zekâ yeteneğinden meydana gelen bir demet anlaşılır. Bu zekâ türü demetinde en önemli ve en çok üzerinde durulan zekâ yetenekleri, örneğin enformasyonların işleme konulma hızı, mantıksal düşünme ve kesinliğidir.

Mekanik zekânın en önemli özelliği içeriksiz enformasyonları işleme koyabilmesidir. Örneğin “z, k, a, !, w, x, %, ?, ü” işaretlerinden meydana gelen bir seri düşünelim. Mekanik zekâ herhangi bir anlam ifade etmeyen, tamamen gelişigüzel işaretlerden meydana gelen seriyi hemen işleme koyar. Nitekim siz de bu satırları okurken mekanik zekânız bu içeriksiz işaret serisini ne anlama gelebileceğini dikkate almadan herhangi bir şekilde işlemden geçiriverdi. Örneğin şimdi size bu seriyi “aklınızdan” tekrarlamanız istense, en azından bir kısmını hatasız olarak geri iade edebilirsiniz. Ne oldu? Beyin içeriği olmayan bu enformasyonu işleme koydu, bir yere kaydetti ve hatırladı. İşte bunları mekanik zekânızla başardınız. Bu yeteneğin ardında ise biyolojik süreçler yer almaktadır.

Mekanik zekâ yeteneğinin bize yararı nedir? Tabiatta faydasız hiçbir şey yoktur. Her şeyin bir anlamı, bir faydası vardır. Sadece bunların hepsinin ne anlama geldiği henüz keşfedilmemiştir. Mekanik zekâ da evrim sürecinde ortaya çıkan bir yetenektir. Bilim insanları bunun gelişmesini esneklik kavramıyla açıklamaktadır. İçerikten bağımsız olan enformasyonları işleme koymayı sağlayan bu yetenekten, ömür boyu farkında olmadan faydalanıyoruz. Sadece günlük hayatımızı düşünelim. Uyanık haldeyken sadece gözlerimizden saniyede milyonlarca enformasyon (ışık, yani elektromanyetik dalga) beynimize ulaşmaktadır. Tabii önce bu elektromanyetik dalgalar gözlerdeki reseptörler ve sinir hücreleri ile değişime uğratılmaktadır ve beynin “anlayacağı” enformasyonlara dönüştürülmektedir. Beyin kendisine iletilen içeriksiz enformasyon kaosunu işleme koyarak hızla bunlara anlam yüklemektedir, gerekli ve gereksizi ayırt edip, bizim kullanabileceğimiz “algılara” dönüştürmektedir. Bu yüzden algılar hiçbir zaman dış dünyanın beyinde oluşan bir kopyası değildir. Algı, enformasyonların beyin tarafından işleme konulmasıyla ortaya çıkan bir olgudur. Bu yüzden aynı olayı gözlemleyen iki kişinin algısı da farklı olmaktadır.

Enformasyon dediğimiz ise fiziksel olgulardır. Örneğin ışık (elektromanyetik dalga), ısı, kuvvet (yerçekimi) ve bunlardan türetilen veya türeyen diğer fiziksel enerjiler, insandaki reseptörlerin bunları değiştirmesiyle beyne iletilen enformasyonlardır. Canlı türleri evrim sürecinde farklı reseptörler geliştirmiştir. Bu yüzden bir arının ışığı enformasyona dönüştürmesiyle insanınki aynı değildir. Arının “gördüğü dünya” ile bizim gördüğümüz dünya farklıdır.

Eğer beynimiz mekanik zekâ yeteneğine sahip olmasaydı, yeryüzündeki varlığımız da tehlikeye girerdi. Mekanik zekâ sayesinde dışarıdan beyne ulaşan sayısız enformasyonu işleme koyan beynimiz bir doğa harikasıdır. Üst düzeyde esnek oluşu sayesinde her türlü enformasyonu değerlendirebiliyoruz. Mekanik zekâ o denli esnek bir özelliğe sahiptir ki, hayatımızda daha önce hiç karşılaşmadığımız bir durumla karşılaşınca da hemen bu yeni durumu da işleme koyabilmektedir. Böylece hayatta kalmamızda son derece önemli rol üstlenmektedir.

Mekanik zekânın yaşlılıkla bağlantısı, mekanik zekânın temelinde biyolojik süreçlerin yer almasıdır. Yaşlandıkça biyolojik süreçlerde meydana gelen değişimler nedeniyle mekanik zekâ yeteneğinde bazı kayıplar verilmektedir. Fakat mekanik zekânın bir yetenek demeti olduğunu hatırlayalım. Yani yaşlandıkça mekanik zekâ demetindeki bazı yeteneklerde ortaya çıkankayıplar nedeniyle mekanik zekâ ortadan kalkmış olmuyor. Araştırmalar 80 yaşındaki kişilerin bile yeni bir enformasyona hızla cevap verebilen mekanik zekâya sahip olduklarını kanıtlıyor.

Bu yüzden kimsenin yaşlanma sürecinde zekâ kaybına uğrayacağı kaygısına kapılmasına gerek yoktur. Çok ileri yaşlarda, örneğin 90 yaş ve üzeri kişilerin bazılarında, enformasyonların işleme konulma hızında azalma olmaktadır. Yani sinir hücreleri dıştan gelen enformasyonları beyine daha geç ulaştırmaktadır. Bu yüzden bu kişiler enformasyonları genç insan kadar hızlı şekilde anlayamamakta veya bunlara aynı hızla tepki verememektedir. Ama tepkinin gecikmesi zekânın gerilemesi değildir. Kim yaşlı bir insanı sadece enformasyona geç tepki verdiği için geri zekâlı olarak görüyorsa, onun muhakkak bir beyin doktoruna acilen görünmesi gerekir.